25 Aralık 2015

Cali'nin Mero'yla İmtihanı

"Gerçeğin aydınlık güneşi birtakım kara bulutlarla örtülüp varlığı inkar edilmeye cüret edilse bile,yine bir gün olur,o bulutlar yırtılarak (güneşin) olgun güzelliği kendisini gösterir."


Annesinin paranoyak olup delirerek ölmesini ve hastalığın kalıtımsal olduğunu düşünmesi başarılı yazar Beşir Fuat için hazmedilir şey değildi.Aklını kaybederek ölmektense,varlığını bir deneye armağan etmek istemişti.İki yıl önceden planını yaptığı deney için uygun vakit geldiğinde,tüm ev halkının uyuduğundan emin olup kütüphanesine geçti ve atardamarını kesti.Şimdi ise geriye tek şey kalmıştı; "Yaşadıklarını an be an kaydetmek..."


"Ameliyatımı icra ettim,hiçbir ağrı duymadım."Kan aktıkça biraz sızlıyor." Kanım akarken baldızım aşağıya indi.Yazı yazıyorum,kapıyı kapadım,diyerek geri savdım.Bereket versin içeri girmedi.Bundan tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum.Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım.Baygınlık gelmeye başladı." son sözleri olmuştur...



Gelgelelim benim neyim eksik Beşir Fuat'tan ki bilindiği üzre ünlü yazarlarla ortak noktalarım var (bknz Twain)...



Eveet,vakit tamam! Yatak (burda),kütüphane (tam tekmil),ev sakinlerinin uyku durumu (pireler uçuşuyor ve şükür ki bir baldızım yok),hayal kırıklıklarımız (hat safhada),güven (can çekişiyor), cesaret (Allah'a emanet),kalem kağıt da tamam...Birbirinin sesini bastıran sorular Fizan'a uzuyor, cevapları ise yeni sorulara gebe...Ete kemiğe bürünemeyen çığlıklarım boğazımı sıkıyor. Tanıdık bir ağırlık var yüreğimde ve kocaman bir yumru...Benim mi Allahım bu yükselen mutsuzluk? Ya içimdeki çocuğun incinmişliği?.. E malum yaş 35! Hafiften bir hüzün bastırıyor...

24 Aralık 2015

Suçlu Bulundu !



   Amerikalı yazar Mark Twain "insomnia" hastalığından çok çekmiştir.Hastalığı nedeniyle geceleri bir türlü uyuyamıyor, çalışıyor;gündüzleri ise uyku nerde girerse bedene orda uyuyup kalıyordu.Öyle ki bu durumdan rahatsızlığını dile getirmek için dostlarına "Bana güzel bir yatak verin,size ölümsüz başyapıtlar vereyim" diyordu.

     İşte bu olaydan yola çıkarak diyebilirim ki, bugün bu blogda küçük patenajlar yapıyor ölümsüz eserler veremiyorsam,lamekan bir uyku alışkanlığım varsa ve de geceleri in cinle çift kale maç yapıyorsam sebebimsin insomnia!

18 Aralık 2015

Nirisi Diz ki ?


"Neden boynun eğri Cali?" diye soran arkadaşım sorusunun vurucu etkisini artırmak için "Neresi düz ki?" şeklinde kendi sorusunu cevaplamış,"Ben deve diilim" serzenişime mani olmuştu. Yıllardır içime oturan bu soruya şimdi cevap vermek istiyorum...
Sor sor,bi daaa sor :)
"Nirisi diz ki ?"
"Boynum! Valla da billa da boynum... Ben deve diilim,ahan da şahidim o deniz ülkesi ve tüm tıp alemi..." 
Gün itibariyledir ki boynumun an be an düzleştiğini öğrendim.
Elbette düz olacak,eğilmem ben !
Alem eğilsin önünde ben eğilmem :lala:
Eğdirenin bi yüzü,eğenin iki... şeklinde gereksizliklerle ti'ye aldığım "düz"lüğüm hoş geldin ömrüme ...
Durumla ilgili ciddi bişey yazmak istemediğim için,boyun düzleşmesinin ne olduğunu merak edenlerin ötede oynamalarını rica ediciim :)


:lala: :P

zamanın gözlerinde eski bir tılsım, masalların sırrını fısıldıyor
insanoğlu görmüyor istemedikçe belki de kendi rüyasından korkuyor
oysaki kaybetse de tüm savaşları,inandığı masallar kadar yaşıyor
bir gün gelir biter bu hikaye,rüyaların seni terk ettiğinde 
gömülürsün kalbindeki cennet ya da cehenneme...



belki de gözlerimizi kapayıp gecenin "tılsım"ına bırakmalıyız kendimizi ve elbette zulamızda Almora...

Seni Leylekler Getirmedi Yavrum!



Seni leylekler getirdi yavrum!
Evrensel bir yalanla yıllar yılı kandırılmış bir topluluğuz biz… Tam da bu yüzden değil midir kimimizin kuş beyinli, kimimizin geveze, kimimizin de “nerde akşam orda sabah” oluşu?.. Atası leylek olanın beyni kuş, dili tak tak, ömrü de lak lak oluyor zira :)   
Şimdi gerçekle yüzleşme zamanı, bu kitlesel yalan “Dur!” diyoruz.
Hayır, seni leylekler getirmedi yavrum!
Seni “biz” yaptık, annenle yaptık, bile isteye yaptık, aşkla yaptık, şevkle yaptık, bazılarınızı aceleyle yaptık, bazılarınızı yanlışlıkla yaptık ve hatta bazılarınızı yapmaz olaydık ama yaptık ...      
(Yuh! Tamam, otur insanoğlu!)
Peki, beni nasıl yaptınız?        
Benim neden pipim yok?        
Ben de ayakta çiş yapmak istiyorum…
 Upss!!! 
(Beyninde şimşekler çakan ebeveyn derin bir nefes alır ve …)
Eee, şimdi şöyle oldu…-          
Annenle ben, yani bizzzz…          
Şeyy…          
Hık mık… Pert!
(Hayır, kalk insanoğlu! Yılmak yok! Bunu yapabilirsin… Gerçeklerle yüzleşebilir, doğruları anlatabilirsin…)
Senin annen bir melek, baban bir leylek ve sen de bir kelek değilsin! Sen babanın penisiyle annenin vajinasının ortak yapımısın çocuğum… Annene bir koydum sen oldun…

Anlaşılan o ki biz bu işin içinden çıkamayacağız. O halde bin (!) bilsek de bir bilene danışalım…    

  

Merhaba!



Kara bahtlı, kem talihli bir civciv-i muhteremdir Calimero… Nitekim bunu ispatlarcasına da karadır tüm cinslerin aksine. Tek vârı tepesindeki kabuğu, çipil çipil bakan gözleri ve dilinin pelesenki  “ama bu haksızlık diiil mi :( ” feryadıdır. Gerçi hangimizin hayatında vuku bulmadı ki bu sözü söyletecek bir vak'a? O halde bizden biri, içimizin sesidir Cali…
Her ne kadar hep ezik yanını görsek de içinde bir isyan ateşi vardır.
Haksızlıklara boyun eğmeyen ve mücadeleden yılmayan “#direncalimero” nun meşalesi yolumuza ışık olsun :)

Merhaba!