28 Ocak 2016
27 Ocak 2016
Çok Şirin Hareketler Bunlar (!)
Davacı : Öküz
Altında Buzağı Arayanlar
Davalı : Şirinler
İsnat Edilen
Suç : Komünizm
Propagandası
(Davalıların,
sanıkların, şahitlerin ve izleyicilerin hazır bulunduğu salonda hâkim duruşmayı
başlatır.)
İddia Makamı :
1. 1958 yılında çizgi roman,1981 yılında ise çizgi
film olarak hayatlarımıza dahil olan Şirinler’in ne kadar tehlikeli
yaratıklar(!) olduğunun anlaşılmasıdır.
2. Orijinali Smurf (small men under red
flag/kızıl bayrak altında yaşayan büyük adamlar ya da socialist men under red
father/kırmızı baba altındaki sosyalist adamlar) olan Şirinler isminin açılımı,
3. Şirinler köyünde para kullanılmaması,
4. Gönüllü iş bölümüne dayanan yaşam tarzları,
çalışanın da çalışmayanın da her şeyden eşit şekilde yararlanması,
5. Herhangi bir dine ait iz ya da
yaşantılarının olmaması,
6. Çilek tarlalarının hepsinin ortak malı
olması ve Çiftçi Şirin’in herkes adına bu tarlalarla ilgilenmesi,
7. Şirinler’in mutluluğundan ve huzurundan
rahatsız olan Gargamel (isminin İbranice olduğu söylenmektedir) ’in siyah
cüppesiyle Yahudilik’i temsil etmesi, kapitalizmin simgesi olarak altın ve
paraya düşkün olması, misyonerliğin simgesi olarak da Şirinler’i yemek
istemesi,
8. Gargamel’in peşindeki Azman (orijinal
isminin Azrail olduğu söylenmektedir)’ın büyük gücün arkasındaki çanakçıları
temsil etmesi,
9. Şirine’nin köydeki tek bayan olmasına rağmen
cinselliksiz, cinsiyetsiz arkadaşlıkları
10. Yaptırım gücü olmamasına karşın Şirin
Baba’nın “baba” sıfatının gizli bir otoriteyi işaret etmesi ve bunun
Şirinler’de kınanmak çekincesi yaratması,
11. Şirin Baba’nın Karl Marx’a benzeyen
sakalları ve diğerlerinden farklı olarak kızıl sapka takması
12. Ukalalığı yüzünden sık sık köyden kovulan
Bilgin Şirin’in Troçki’ye benzetilmesi,
13. Şirine’nin feminizmi,Süslü Şirin’in
eşcinselleri,Güçlü Şirin’in maçoları temsil etmesi .
NOT: Filmin
yaratıcısı Peyo’nun gerçek bir sosyalist olmasının da bu düşüncede önemli bir
etkisi var tabii.
BBC :“Ancak
Şirinler’in, her siyasi görüşün kendi perspektifine uygun bulabileceği bir
yapısı da var. İngiltere’deki Stafforshire Üniversitesi’nden Sosyoloji
Profesörü Ellis Cashmore, Başbakan David Cameron’un ‘Büyük Toplum’ projesinde
Şirinler’in yansımasının olduğunu söylüyor.”
Filmden herkes kendine göre
farklı sonuçlar çıkarabiliyor. Örneğin, büyünün Şirin Baba tarafından sıklıkla
kullanılması materyalist düşünceye terstir.
Brüksel Karikatür Merkezi Direktörü Willem de Graeve, Şirinler’de kadın
karakterinin azlığını eğitimde Katolik kilisesinin etkisine bağlıyor. Konu
burda sadece tek kadın olması değil bu kadının filmde yaratılış hikâyesinin, kadın
düşmanlığı ve ırkçılık örneği olmasıdır. Kötü kalpli Gargamel, bir türlü alt
edemediği Şirinler’i yenmek için bir “kadın şirin” yarattı ve köye gönderdi.
Böylece erkek Şirinler’in arasına nifak sokacaktı.
Şirine bir süre kötülük yaymaya çalıştı,
fakat sonunda Şirin Baba bir büyüyle Şirine’yi iyileştirdi. İyileştiği zaman
saçları siyahtan sarıya dönüştü (açık açık ırkçı bir hareket)Üstelik “iyi”
kadının topuklu ayakkabı ve mini etek giyen seksi bir kadın şeklinde tasvir
edilmesi de, dönemin Hollywood kültürünün kadına bakışının bir yansımasıydı.
Söz
Savunmanın
Peyo : İddialar
gayrı ciddi ve gariptir.
Dönemin
Çocukları : Biz izler geçeriz,
polemiğe girmeyiz
Gereği
Düşünüldü! (Kalkın kalkın)
Bir gün bir şair, üniversitede
edebiyat dersinde kendi şiirinin işleneceğini öğrenmiş ve o derse katılmak için
edebiyat fakültesine gitmiş. Derse girmiş ve dersi anlatan hocayı dikkatle
ve çoğu zaman şaşırarak dinlemeye başlamış. Dersin hocası şiiri mısra mısra ve
hatta kelime kelime analiz ederek ne tür anlamlar ve sanatlar olduğunu, tüm
ayrıntısıyla öğrencilere ve şaire anlatmış.
Ders boyunca sesi çıkmayan şair
dersten sonra hocayla görüşmek istemiş, şairi gören hoca elbette önce şaşırmış,
sonra ise performansını sormuş. Şair, "Sizi tebrik ederim. Tüm şaşkınlığımla
dinledim dersinizi çünkü anlattıklarınızdan hiçbiri benim şiirimde anlatmaya
çalıştığım şeyler değiller!"
Hoca: "Şaşılacak bir şey yok. Dünya ne anlatıldığına göre değil, ne anlaşıldığına göre dönmeye devam eder. Anlatan bir kişidir, anlayan yüzlerce kişi..."
Peyo’nun doğum günü olan 25 Haziran’ın “Dünya Şirinler Günü” olarak
ilan edilmesine ve filmin, bu iddiaların hiçbiriyle çocukların dünyalarına
zarar vermediğine, dolayısıyla beraatına karar verilmiştir…
25 Ocak 2016
Şem ü Pervane
Geceleri balkonda ışığın etrafını
alan pervane böceklerini fark etmiş miydik hiç?Ya onların aşk uğruna yaşadıklarını bilir miyiz? Yani pervanenin mum ışığıyla
yaşadığı aşkın hikayesini…
Aşk bir farkına varış, bir idrak
seviyesidir… ‘Aşk odu önce ma’şuka, andan âşıka düşer.’ derler, malum. Yani aşk
ateşi önce sevilene ondan sonra sevene düşer. Önce sevilende bir ateş yanmalı
ki pervane onun etrafında dönsün, pervane o ateşi görsün, sonra aşkının farkına
varsın… Pervane aşkını ispat edebilmek için gördüğü anda ışığı, etrafında
dönmeye başlar. Bir cezbedir bu. Bu cezbenin gittikçe daralan bir çemberi
vardır. Işığın etrafında döner, döndükçe biraz daha yakından dönmek ister.
Işığı gördüğü anda aşkı ilmel yakin olarak tanıyan pervane, onu aynel yakin
bilmek istediği için gittikçe mumun etrafındaki çemberi daraltıyor. Çember
daraldıkça pervanenin aşkı artıyor, şevki artıyor, coşkusu artıyor. Coşkusu
arttıkça da cesareti artıyor. Aşk cesaret işidir, neticede. Ve pervane
cesaretle kanadını şöyle bir değdirir ateşe. İlk lezzettir işte o acı. Acı
verir, yakar içini. Ama ona verdiği acı o kadar hoşuna gider ki, daha fazla
dönmeye başlar. Acı ve lezzet… Birbirine zıt bu iki duygunun bir arada olması
nasıl mümkün… İşte bu noktada, azabın ve acının lezzet olmasındaki sırrı
yakalamak gerek.
Azap kelimesi “azp” kelimesinden türüyor.
Azp, lezzet demek. Azabın ne olduğunu buna göre ölçün ve düşünün. İşte
kanadının ucunu bir defa yaktığı zaman pervane ilk azabı duyar; fakat öyle bir
lezzettir ki o azap… Bu azap ve ondan alınan lezzet, insanı yavaş yavaş
nefsinden sıyırıp vuslatı mümkün kılar. Bu sefer daha büyük bir cesaretle
kendini ateşe atarcasına gider ışığı kucaklar. Ve burada ateş pervaneyi yakar
kavurur. Bir buğday tanesi gibi toparlayıp yere düşürür. Artık pervane ‘hakkal
yakin’ biliyordur vuslatı. Bu fenadır. Bu canını verdiği noktadır. Mumun bundan
haberi bile yoktur belki. Olmasına da gerek yoktur. Bu pervanenin aşkıdır
çünkü. Aşkı uğruna can veren pervanenin aşkı. Ama öbür taraftan mum da yanar.
Onun aşkı da, acısı da kendincedir. Önce can ipliğine bir ateş düşer ve yanmaya
başlar mum… Sonra içindeki o yangını söndürmek için gözyaşı döker. Ateşi su
söndürür çünkü. Ama mumun gözyaşları onun ateşine daha da bir güç verir, elemi
arttıkça artar.
Ve erir can ipi, sevgilinin
yolunda yok olana dek…
İskender
Pala
23 Ocak 2016
Saw Sendromu!
Ilık ılık terlerken elleriniz buz gibi oldu mu hiç? Beni
boğan kim diye düşünürken nefesinizi tuttuğunuzu fark ettiniz mi? İlkokuldan
başlamak üzere tüm matematik öğretmenlerinizin resmigeçit törenine saygı
durdunuz mu? Ve tüm bu ambiyansa eşlik etmek üzere mızırdanıyorken gülüp, gülerken
mızırdandınız mı? Cevabı evet olanlara selam olsun :) Çünkü onlar benim yoldaşlarım :P
Olaylar şöyle gelişir…
Entelektüel paylaşımlarında pragmatik duruşundan taviz
vermeyen arkadaşım ile sohbetin dibine vurmuş iken ekrandaki “250 MB/244 KB…” bilgisine karşılık gaflet ve
dalaletle dile getirilen “Aaa 6 mı kalmış?” cümlesinin “I want to play a
game” sözüne
davetiye çıkarmasının ardından “Aha s.çtık…” can havliyle “Ya I don’t want
valla I don’t ya!” direnişi gösteren Cali’nin ekranına şu satırlar
düşer:
8
bit = 1 Byte
1024
KB = 1 MB
4
MB = ? Bit…
Testere'nin sorduğu bu da Cali’nin gördüğü “lobi, dlfmjlfşjmblflkdj, gülüşmeler, geçmeler, lfdkjlkjbkljclkvbcbj, ohalar, yuhalar ve ldşxkclvşpoyokplkşlvpksz…” :D
Ve süre başlar…
Hesap makinesi kullanmak serbest fakat serde gurur, masamda
1 defter ve mavi kalemim var… Tabii ki de çözebilirim… Bi içler dışlar çarpımı,bi birim değiştirme al sana cevap diye düşünürken ne bilirdim sorunun diferansiyel denkleme(!) dönüşeceğini... 33554432
değişik versiyonla çözdüğüm sorunun doğru cevabını bulduğumda 56. dakikaya
girmiştik bile :)
Ama açıklayabilirim, soru tabii ki zor değil aha gördünüz
tırt :P Ancak yoğun baskı ve derinlemesine nüfuz eden bi hücresel yıkım halindeydim.
Ha, tüm bu şeraitten daha elim ve vahim olanı da sürenin bende heyecan yapması…
Dolayısıyla cevabı Byte olarak buluyormuşum, Allah’tan başka renk kalem almak
için içeri gittim de yolda geldi aklıma birimini yanlış bulduğum…
Performansımı Oscar’a aday gösterir, IMDB’den 8,1 çekerim :D
Performansımı Oscar’a aday gösterir, IMDB’den 8,1 çekerim :D
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)